Hediye Kampanyamız:En fazla puan toplayan 3 kişiye 400TL'lik hepsiburada hediye çeki hediye ediyoruz..

KÖŞE YAZILARI

| Tüm Köşe Yazıları | Tüm Yazarlar | Yazıcı Dostu |


Ayten Işıldağ:uzun yıllardır severek sınıf öğretmenliği yapmaktayım.okumayı ,yazmayı,araştırmayı ve öğrenmeyi çok seviyorum .Evli ve iki çocuk annesiyim.

Diğer Yazıları - Mesaj Yaz - Üye Profili
"sedef çiçeği"

* Sedef Çiçeği * * *

 

Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaslı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice  çukurlaşmış gözlerini ve bitkin bakışlarını süzüyordu.

 

 

Hakim tok sesiyle, yaslı kadına:  

"Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?"

 

Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra bas örtüsüyle ağzını

aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı..

 

 

"Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi hayattan..."

Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme salonunda...

Sessizlik, bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu. Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından? Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı... Kadın neler diyecekti ? Herkes, onu dinliyordu. Yaslı kadının gözleri doldu ve devam etti: 

"Bizim bir sedef çiçeği vardı çok sevdiğim... O bilmez... 50 yıl

önceydi.. O çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş açmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye... İyi gelirmiş derlerdi. 50 yıl oldu, bu herif

bir gece kalkıp bir kerede bu çiçeği ben sulayayım demedi. Taa ki

geçen geceye kadar... O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım... Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatimi, umudumu, her şeyimi verdim. Ondan hiçbir şey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."

 

Hakim yaslı adama dönerek;

"Diyeceğin bir şey var mi, baba?" dedi.

 

Yaslı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi.  Tane tane konuştu:  "Askerliğimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadime'mi de orada tanıdım Sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. İlk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa; boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi bizim hatun…

 

 Lafım geçmedi... O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer dedim. Adak dilettim...

Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını, yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki..." dedi adam.

 

 O yastaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle... "Her gece, o

yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef, gece

sulanmayı sevmez, hakim bey... Geçen gece de... Yaslılık... Ben de uyanamadım. Uyandıramadım... Çiçek susuz kalırdı ama kadınımın boynu yine azabilirdi. Suçlandım...Sesimi çıkartamadım..." O anda gazeteciler dahil, mahkeme salonundaki herkes ağlıyordu...

 

"Sevgide cömert ama sevdiklerimizi kırmada oldukça cimri olalım"

 

alıntıdır...

sevgiyle kalın..






YORUMLAR
En yeni ve güncel etkinlikler için bizi takip edin

Yeni Yazılar E-Postanızda


E-Posta Adresiniz: