Hediye Kampanyamız:En fazla puan toplayan 3 kişiye 400TL'lik hepsiburada hediye çeki hediye ediyoruz..

KÖŞE YAZILARI

| Tüm Köşe Yazıları | Tüm Yazarlar | Yazıcı Dostu |


Ayten Işıldağ:uzun yıllardır severek sınıf öğretmenliği yapmaktayım.okumayı ,yazmayı,araştırmayı ve öğrenmeyi çok seviyorum .Evli ve iki çocuk annesiyim.

Diğer Yazıları - Mesaj Yaz - Üye Profili
"OKUMAK-2"

 

Geçen yazımda okumakla ilgili okulda ve evde yapılacak çalışmalara ve etkin okumanın önemine değinmiştim. Bu yazımda ise belki de başta yazmam gereken konuya değinmek ve ülkemizin  kanayan yarasını yazmak istedim.

 

  Yazmaya ve konuşmaya başladığımızda hepimiz “cahillikten, eğitimsizlikten toplumsal duyarsızlıktan” bahsediyoruz ve bunu hayatımızın her aşamasında da görüyoruz. Ve beki de en acısı “diplomalı cahillerin” çoğalmasına yol açıyoruz…

 

 Hep yanlış yapıyoruz ve yapmaya da devam ediyoruz. Başı ağrıyan birine  mide  ilacı veriyoruz.Ve hiç iyi olmuyoruz . Üstelikte hastalığımız gittikçe kronikleşiyor.Zihnimizin hastalığını nedense görmek istemiyoruz.

 

 Öğretmenliğimin ilk yıllarında “okuma-yazma seferberliği” ile ilgili çalışmalara gönüllü  katılmıştım. O güzel insanların yüzlerindeki umudu ve geç kalmışlığın pişmanlığını hiç unutmadım.Ve  bunu anlatmak için verdiğim çaba ise ayrıca yürek yaralayıcıdır.sonuçta başarmıştım, önemli olan da buydu.

 

 Okuma –yazma öğretmiştik. Bu kadar, gerisi yoktu. Ve  hala bu davranışa devam ediyoruz.Okuma –yazma öğretiyoruz ancak ; gerisi yine yok .Çünkü; her şeye bulduğumuz zamanı nedense okumaya ayıramıyoruz.Öğrencilerimize bu sevgiyi öğretemiyoruz.Çünkü  ne yazık ki bizler de okumuyoruz…Yani hastayı hala yanlış  tedavi ediyoruz.

 

Ve yine  kampanyalar düzenleyip kızlarımızı okutmak için mücadeleler veriyoruz. Bunlar toplumsal duyarlılık için çok önemli olsa da pek azı hayata geçiyor. Elbette bu duyarlılıkların artması ve  büyümesinden yanayız.

 

 Bu çalışmaları “okumayı geliştirici “ yönde yapmanın  faydasına inanıyorum.madem ki okuma-yazmayı öğrendik artık bunu geliştirmenin yollarını bulmalıyız .Bu anlamda kampanyalar düzenlemeli ve   insanların ucuz kitap okuya bileceği çalışmalar yapılmalıdır. Elbette yazarların emekleri ve basım –dağıtım aşamaları  devlet tarafından desteklenmeli .2. el kitap  okuma yerine 1. basım ama ucuz kitap desteği sağlamalıdır.

 

 Yine bütün kurumlarda ve özellikle de okullarda sabahın ilk 20 dakikasında okuma saatleri düzenlenmeli ve kurumların  kendi kitaplıklarını kurmalarını sağlanmalıdır. Yine bu kurumlarda okuyan ve  başarılı olan insanlar ödüllendirilmelidir. Çaya sohbetlerinde “hangi kitabı okudun, bu kitabı okumalısın“ gibi konuşmalar yapılmalı.  İnsanların bakış açıları ve duyarlılıkları  güçlendirilmelidir.  Ve  bizde öğretmen olarak bir mum gibi erimek yerine çevresine ışık tutan  bireyler olmalıyız.

 

Ve İşte Gerçeğimiz:

 

Şöylece Dünyada ki istatistiklere baktığımızda ülkelerin kitap okuma grafiğini görebiliriz. Gelişmiş ülkelerle geri kalmış ülkeler arasındaki çizgi çok belirgindir.Bir Norveçli kitaba yılda 137 dolar, bir Alman  122 dolar bir Amerikalı 95 dolar.bir (İngiliz, Fransız,Avustralya,G.Kore ,İspanyol,) 39 dolar vermektedir.

 

Türkiye’de ise  45 sent harcanmaktadır.İşte durumun vahameti Dünya ölçüsünde de budur.Bu da Norveçli vatandaşın Türk vatandaşından 300 kat daha  fazla kitap okuduğunu  ortaya koymaktadır.Ve tabi ki gelişmişlik düzeylerini de tartışmıyoruz.Biz sadece  onlara imrenerek bakıyoruz ve  konuşuyoruz. “Ve bu yüzdende iki yakamız bir araya gelmiyor.”

 

 

 

 

Ayrıca “ilim Çin de bile olsa, alınız “ diyen bir hadisi batılılar bizden önce  ne yazık ki çözmüşlerdir. Biz  maalesef  doğunun  değerleri yerine batınının yozlaşmış kültürünü aldık ve almaya da devam ediyoruz.. Üzerleri toz katmanı bağlamış kitaplarımız, tozlu raflarda okunmayı beklemektedir.

 

  İşte bunu yaptığımız gün” biliyorum  ki iki yakamızda bir araya gelecektir.”Ama önce iki elimiz bir araya gelmelidir.

 

 Sizlere bu satırları yazarken içimin kanadığını da söylemek isterim. Hele ki Dünya’daki  araştırmaları görünce korkularım daha da büyümektedir. Bugün Dünyada Japonya, Amerika, Almanya kitap piyasalarının yarıdan fazlasını ellerinde tutmaktadırlar.

 

İsrail’de 1169  kişiye bir kitap düşerken, ülkemizde bu rakam 6151’dir.Hal böyle olunca kafamız boş konuşuyor ve lafla peynir gemisi yürütüyoruz..Ve bütün ARGE  araştırmalarında en başarısız  ülkeler arasında yer alıyoruz..

 

Elbette ki bunun bir kader olmadığını da hepimiz biliyoruz.  Sadece yol ve yöntem bilmiyoruz. Öğretmen evlerinde bile okuma salonlarının olmadığı gerçeği düşünülürse işe  önce çok acı ki  öğretmenlerimizden  başlamalıyız.

 

Eğer bu yazımla birkaç değerli öğretmen arkadaşımı kazanırsam. Deniz yıldızı misali onları  kurtarmış, ve  hayata doğru sayfalarını açmış olacağım…

 

 Sevgiyle kalın….

 

.






YORUMLAR
En yeni ve güncel etkinlikler için bizi takip edin

Yeni Yazılar E-Postanızda


E-Posta Adresiniz: