Hediye Kampanyamız:En fazla puan toplayan 3 kişiye 400TL'lik hepsiburada hediye çeki hediye ediyoruz..

KÖŞE YAZILARI

| Tüm Köşe Yazıları | Tüm Yazarlar | Yazıcı Dostu |


Ayten Işıldağ:uzun yıllardır severek sınıf öğretmenliği yapmaktayım.okumayı ,yazmayı,araştırmayı ve öğrenmeyi çok seviyorum .Evli ve iki çocuk annesiyim.

Diğer Yazıları - Mesaj Yaz - Üye Profili
"ÖĞRETMEN OLMAK -4"

NOt:Önce "Öğretmen Olmak 1", "Öğretmen Olmak 2" ve "Öğretmen Olmak 3" adlı yazıları okumanız yararlı olacaktır...

“Bir millet irfan ordunsa sahip olmadıkça,savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler kazanırsa kazansın o zaferlerin yaşayacak neticeler vermesi ancak irfan ordusu ile mümkündür.” M .Kemal ATATÜRK

 

Yukarıdaki söz  Büyük Atamızın Cumhuriyet sonrası bize verdiği değerin ve  bir o kadar da sorumluluğun  ifadesidir. Bir kez daha kendimize bakmalı nerde ve nasıl olmamız konusunu bir kez daha gözden geçirmemizin gereği vardır.

 

Dünya’nın nesrinde olursanız olunuz her dönemde öğretmen hep aynı olmuştur.Taşıdığı bilgiyi ve onun ışığını topluma olduğu gibi  yansıtmak. Günümüzde teknolojinin hızlı değişimi, okulların  kurumsallaşması, modern iletişim araçlarının gelişmesi, her türlü  araca ve gerece kolayca ulaşılması öğretmenin bulunduğu rolü değiştirmemiş sadece  öğretmenin vizyonun  gelişmesine  yardımcı olmuştur.

 

Ve biz biliriz ki insan eğitiminde en gizli ve en önemli unsur  “öğretmendir.”   Bu nedenle öğretmen bulunduğu topluma ve öğrencilerine aydınlatma yolunda rolüne  bıkmadan usanmadan devam etmektedir.

 

Dünyada gelişmiş toplumlara baktığımızda, toplumun temelinde eğitimin olduğunu  açıkça görürüz. Ve öğretmen bu kalkınmaya kendisi tanıklık etmiştir . Çünkü; o toplumlar öğretmenine değer vermiş ayrıca insana da yatırım yapmışlarıdır. Ve işin belki üzücü yanı da  bu gerçeği o toplumlar çok önce görmüşlerdir. Bu arada hemen aklıma gelen bir Çin Atasözünü sizinle paylaşmak isterim..

 

“Bir yıl sonrasını  düşünüyorsan tohum ek, On yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik,yüzyıl sonrasını düşünüyorsan insan eğit.”

 

İşte  bu gerçek; insan eğitimine yapılan yatırımın  ne kadar da önemli ve geleceğe  nasıl taşındığına dair bir gerçektir.

 

Belki de batıyı bu noktada daha iyi anlamak ve tanımak  gereği vardır. Çünkü onlar  bu gerçeği doğunun muhteşem gelişmişliği  ve rehavet uykusundayken görmüş ve  yaşadıkları çağ dışı insanlıktan  bir an önce  kurtulma inancını hayata geçirmişlerdir.  Yine  burada İbn-i SİNA’yı anmadan geçmek istemiyorum. ”Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder.” Demiştir.

 

Bilginin efendisi olmak için çok çalışmak ve  gereğinde uşak olmak. Sözünün değerini insana ve eğitime yatırım yaparak hayata geçirmişlerdir. Ve şimdi onlar efendidir.

 

Yine daha önceki yazılarımda yazdığım gibi batı ülkeleri “öğretmenlik” mesleğine en seçkin  ve kıymetli insanları seçmektedirler. Ve onlara en yüksek ücreti de ödeyerek  toplum gözünde saygınlık kazandırmışlardır. Ve bu böyle de devam etmektedir. Devletin bu güvencesi ve sistemi  ailelere yansımış. Aileler okulda çocuklarının nasıl bir eğitim aldıklarını  ve yetiştiklerini bildikleri için hiçbir zaman  öğretmen işine karışmamışlar ve müdahil olmamışlardır.

 

Çünkü ; devlet öğretmenine güveniyor ve inanıyor.Bunu yaparken de  kendi kültürel miraslarından asla ödün vermiyorlar. Dahası değerleri koruma yolunda da  çocuk ve gençlerini eğitiyorlar.

 

İşte yeri geldiği için sizlerle paylaşmak istiyorum. önümüzde Almanya ve Japonya örneği var. Nasıl olmuştu da bu iki yıkık ülke  o yoklukta    kısa sürede bu güce kavuşmuşlardı?

 

Cevabı  çok kolay. Onlar sadece insanlarını iyi eğitmişler biz duygusunu  iyi kazandırmışlar ve toplum bilincini  iyi öğretmişlerdi. Bir Alman profesörü Türkiye ziyaretinde  sokakta oynayan çocukları gördüğünde “sizin ne güzel bir eğitim sisteminiz var ki ; şu parlak zekaları on yılda işlemez hale getiriyorsunuz.”  demiştir.

 

Aslında bu sözü açmak  ve nasıl bir eğitim veya eğitimin nasıl olması gerektiği konuşulmalıdır. Yani kısaca  bu da öğretmen  alımından , yetişmesine ,okuluna ,sisteme  ve sistemin yeniden yapılandırılmasına kadar  her şey devlet üstü politikayla  yürütülmelidir.

 

Çünkü ; öğretmen “toplumsal aklın ve duyarlılığın temsilcisidir”. Geç kalınmışlık vardır. Fakat  telafisi de mümkündür. Bu kadar genç nüfusa sahip ülkemizin geleceği karartılmamalı. Eğitim adına herkes elini taşın altına koymalıdır. Bu bakış açısı ülke geleceğinin  ve değerlerin korunması adına olmalıdır.Bu topluma öğretilmelidir.Yine bunun içinde öğretmene toplumdaki gerçek itibarı  kazandırılmalıdır.

 

Kısaca  Milli Eğitimde Kurtuluş mücadelesi verilmelidir. Sadece  yılın tek bir gününde bol nutuklu söylemlerle öğretmenler aldatılmamalı, hak ettiği  saygıyı gerçek anlamda almalıdır. Zaten çoğu içi boş söylemler sadece bu mesleğe kendini adamış insanları üzmektedir.

 

Bir an önce öğretmenin içinde bulunduğu şartlar  değiştirilmeli, borçtan ve sıkıntıdan  kurtarılmalıdır. Toplum önündeki imajı yenilenmelidir.

 

Bizler toplumsal ve  sosyal bir yapı içinde bulunmaktayız. Bu da bizi  sistemin merkezi yapmaktadır. Hal böyle olunca sistemin güçlü olması ve düzenli çalışması, toplumun siyasi, ahlaki, sosyal aydınlanmasına etki edecektir.Yani kısaca  toplumsal aydınlanmanın merkezinde öğretmen ve eğitim vardır.

 

      Sözün özü:

 

1-    Öğretmenlik  kutsal bir meslektir. Bu mesleğe seçilen insanlar özel olmalı

   ülke değerlerini ve dünya değerlerini kendinde  barındırmalıdır.

 

2-    Öğretmenlik mesleği iyi yapılandırılmış sistem içinde olmalı, sistem değişen dengelerle beraber değişmemelidir.

3-     Sistemler ve öğretmen yetişme politikası ülkemiz gerçeği göz önüne alınarak devlet üstü olmalıdır.

4-    Okullar kurumsallaşmalı  ve  bütün donanıma sahip olmalıdır. Çalışanlar arasında profesyonel bir bakış açısı olmalı , herkes birbirini yetiştirmelidir.

5-    Teftiş sisteminde ciddi değişimler olmuştur. Bu sistem öğretmene hizmet anlamında kullanılmalıdır. Alanında uzman müfettişler bölge sistemi içinde  öğretmene her  türlü  bilgi paylaşımı  ve seminer desteğini vermeli. Öğretmen yıllar  içinde  kendi mesleğiyle ilgili bakış açısını geliştirmelidir. Ve  bu seminerler düzenli bir takvime bağlanmalı. verimli ve kaliteli olmasına özen gösterilmelidir. İşler el yordamıyla yapılmamalıdır.

6-    Yine okullar bir üretme merkezi gibi çalışmalıdır.

7-    Bir an önce öğretmene hak ettiği maaş ve yaşam  kalitesi sunulmalıdır.

8-    Programlar  kendi ülke ve bölgelerimiz gerçeğine uygun olarak düzenlenmelidir.

9-    Eğitim ve öğretmenlik adına yapılacak her çalışma da hiçbir siyasi endişe taşınmamalıdır

 

      Elbette ki yukarıda saydığımız maddeleri çoğaltabiliriz. Amaç bizlerin iyi ve     doğru anlaşılmasıdır. Ve  yine biliyoruz ki ; her şeye rağmen bizler bu mesleği  her şartta yapmak ve yüceltmek için  çalışmaktayız.

 

Ne mutlu ki ; Cumhuriyet öğretmeni olma misyonu bizlere verilmiştir.Sonuna kadar gurur ve onurla taşıyacağımıza kimsenin endişesi olmasın. Bu ülke bizim  ve bu ülke çocukları da bizim…

 

Özlediğimiz güzellikleri yaşamak dileğimle..

 

Sevgiyle kalın ……






YORUMLAR
En yeni ve güncel etkinlikler için bizi takip edin

Yeni Yazılar E-Postanızda


E-Posta Adresiniz: