Hediye Kampanyamız:En fazla puan toplayan 3 kişiye 400TL'lik hepsiburada hediye çeki hediye ediyoruz..

KÖŞE YAZILARI

| Tüm Köşe Yazıları | Tüm Yazarlar | Yazıcı Dostu |


Nevzat Özer: NEVZAT ÖZER, PSİKOLOJIK DANIŞMAN VE REHBERLİK UZMANI Yozgat'ın Sorgun ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. Daha sonra Anadolu Üniversitesi'nde ön li­sans, Atatürk Üniversitesi'nde lisans, İnönü Ünivers... Devamı

Diğer Yazıları - Mesaj Yaz - Üye Profili
"APARTMAN HAYATI İNSANLARI YALNIZLAŞTIRIYOR"

 

Türk aile tipi, geniş aile dediğimiz yani büyük anne büyük baba, amca vb gibi akrabaların oluşturduğu aile şeklinden ayrılıp, çekirdek aile dediğimiz anne baba ve evlenmemiş çocukların oluşturduğu aile tipine büyük oranda geçmiştir. Bu da ister istemez ayrı evlerin ve mekânların oluşmasına neden oldu. Ve karşımıza olağanca büyüklükte apartman dediğimiz beton yığınları çıkmaya başladı.

Apartman hayatı sadece çocukları etkilemiyor. Ya bizleri? Kaçımız acaba yaşadığımız apartmandaki komşularımızı tanıyabiliyoruz? En azından yarısını tanıyabiliyor muyuz? Kaçımız bir bayram günü bayramlaşmak için komşularımızın yanına çıkıyoruz? Bulunduğumuz apartmanda; kimler hasta, kimler yalnız, kimlerin bir sıkıntısı var, kimlerin çocuğu evleniyor… Evet, işin doğrusu bilmiyoruz. Belkide bilmek istemiyoruz.

Bu apartmanlara girip bir asansöre biniyor iyi ya da kötü bir insanla karşılaşma durumu olmaksızın asansör bizi doğrudan oturma odasının kapısına ulaştırabiliyor. Kişisel ilişki kurma fırsatları giderek bizden alınıyor. Günümüzde güvence, grift alarm sistemleri, güvenlik görevlileri anlamına geliyor. Arabamıza, evimize her yere alarm sistemleri kurduk… Onları kilitledik sağlam mühürler vurduk. Bu mühürleri onlara vururken gönüllerimize de vurduğumuzu hesaba katamadık…

 Ev alma komşu al derken atalarımız komşuluk ilişkilerinin ne denli önemli olduğuna bu yüzden mi dikkat çekmek istediler acaba... Korkuyorum ki artık “komşu alma ev al yarışı” başladı… Ne yazık ki izole edilmiş bir hayat ve ilişkiler çıkmazındayız... İlişkilerimiz o kadar çok birincil ve organik ki…(resmi, soğuk, duygusuz ve mesafeli)

Ya Apartman çocukları,

·         Sık sık dışarıya çıkamazlar.

·         Gönüllerince hoplayıp zıplayamazlar.

·         Arkadaşlarıyla dışarıda oynanacak bir sürü oyunu oynayamazlar.

·         Eskimiş bir araba tekerleğini gönüllerince sürükleyemez ve bunun vermiş olduğu o müthiş hazzı yaşayamazlar.

·         Ayçiçeği sapını “At” yapıp koşturamazlar.

·         İki mahallenin oluşturduğu rakiple Futbol oynamanın hazzını yaşayamazlar…

 

Bu çocuklar, bir şekilde ev de kalmak zorunda. Hormonlar, şaha kalkmış bir at gibi yerinde duramıyor iken, içlerindeki bu devasa enerjiyi nereye boşaltacaklar? Tabi ki ister istemez evlere... Kırılsın camlar, kovalar, tencereler… Sadece kırılan ezilen eşyalar değil… Ezilen, hırpalanan, taşan sinirlere, psikolojilere ne olacak. Bunlarda ister istemez ebeveynlerin ruh hallerini etkileyecek. Ebeveynler, bu kitleyi zapt etmek için olağanca enerjilerini bu çocukların kontrollerini sağlamaya aktaracak. Kalpler kırılacak, eşler arasında zamansız ve acımasız tartışmalar yaşanacak, çocuklara bir takım kısıtlamalar ve yasaklar konacak. Sonra ne olacak. Birde bakmışınız ki o anneyi, babayı; çocuğu okuldaysa, bir psikolojik danışmanın odasında ya da bir psikiyatrın bekleme salonunda göreceksiniz.” Hocam bu çocuk çok yaramaz, hiç yerinde durmuyor, durduramıyorum bu çocuğu, düz duvarlara tırmanıyor, hiperaktif mi ne? Gibi cümleler ağzınızdan dökülüverecektir. Elbette, bu anlamda ciddi sorun yaşayan çocuklara, velilerimize kesinlikle bir uzman desteği almasını da öneriyoruz. Ama burada esas etken, insanoğlunun yapısına, anatomisine uygun olmayan, doğal bir sürecin engellenmesinden kaynaklanan dürtülerin mevcut bir alana kanalize olamaması gerçeğidir.

Nevzat özer

Psikolojık Danışman

21. yy. da Anne ve Baba olmak isimli kitabın yazarı"

 






YORUMLAR
En yeni ve güncel etkinlikler için bizi takip edin

Yeni Yazılar E-Postanızda


E-Posta Adresiniz: