Forum | Sınıf Öğretmeniyiz Biz | Sınıf Öğretmenlerinin Kaynak Sitesi | http://www.sinifogretmeniyiz.biz
Hediye Kampanyamız:En fazla puan toplayan 3 kişiye 400TL'lik hepsiburada hediye çeki hediye ediyoruz..

Beni Etkileyen Yazılar


Şeniz  Karaşah
Bilge Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (senizkarasah)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (9.5.2013 16:29:20)

Osmanlı zamanında, kahve ile su neden verilirmiş? Kaybolan ne çok değerimiz var!! Biz kahve ile su getiririz beraber ama farklı bir anlam taşıdığını hiç düşünmemiştim..
Ekler
-------------------------------------------

394322_514740021924153_1708013674_n.jpg (Gösterim:5)

-------------------------------------------


İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Ahmet Öztürk, Bekir Berkiten,
Şeniz  Karaşah
Bilge Üye - 1.Sınıf Öğretmeni
- (senizkarasah)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (9.5.2013 16:39:03)

Ailemizin, uğraşlarımız olmasının ve hatta yorulamamızın dahi kıymetini bilmeliyiz..
Ekler
-------------------------------------------

375004_515709918493830_740855816_n.jpg (Gösterim:4)

-------------------------------------------


İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(3): Duygu Aydın, Ahmet Öztürk, G@lip G@lip,
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (10.5.2013 12:08:00)

SİZİN YANLIŞINIZI DÜZELTECEK ADAM ANASINDAN DOĞMAMIŞ MI?


Bir gece Medine sokaklarında Halife Hazreti Ömer ve Abdurrahman bin Avf hazretleri gezerken bir evin içinden karışık seslerin geldiğini duyarlar. Biraz yaklaşınca sorar Halife:

- Ey Abdurrahman, bu evin kime ait olduğunu biliyor musun?
Abdurrahman bin Avf, "Bilmiyorum" der. Şöyle açıklama yapar.

- Burası Rebi'a bin Ümeyye'nin evidir. İçindekiler de sarhoşlar,
içmişler bağırıp çağırışıyorlar. Ne dersin, bunlara ne türlü bir ceza uygulayalım? Gecenin bu saatinde bu haldeler...

Abdurrahman bin Avf der ki:

- Bana kalırsa ceza uygulanacaklar onlar değil, biziz!

İrkilir Halife.

- Neden? diye sorar. Şöyle izah eder büyük sahabe:

- Allahü Azimüşşan 'İnsanların gizli ayıplarını araştırmayınız' buyuruyor. Biz ise gecenin bu saatinde evinin içindeki ayıplarını araştırıp meydana çıkarmakla meşgulüz. Aslında cezalık işi biz yapıyoruz demektir!

Bunun üzerine düşünmeye başlayan Halife, elini Abdurrahman bin Avf'in eline uzatarak der ki:

- Tut şu elimden de bir an evvel buradan uzaklaşalım; yoksa biz onlara değil, onlar biz ceza isteyebilirler.

Oradan hızla uzaklaşırken de söylenmekten kendini alamaz Halife!
- Allah insanları doğru düşünen dostlardan mahrum etmesin. Kimseyi de kendi kanaatinde ısrarcı eylemesin. Kendi kanaatini dostlarına kontrol ettirmek, daha doğrusunu duyunca da hemen kabul etmek ne güzeldir!


İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Ahmet Öztürk, Şeniz Karaşah,
Ahmet  Öztürk
Aktif Üye - Veli
- (misterno_17)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (10.5.2013 14:21:07)

AYRANI KABARMAK !

Öfkelenip köpürmek ve aşırı istek içinde bulunmak anlamına gelen "ayranı kabarmak" deyimi iki sözcükten oluşmakta. Bir yanda ayran ve bir yanda kabarma eylemi.Yoğurdu ayran yaparsın tabakta bekleyince kabarır taşar. "Ayranım budur, yarısı sudur" sözü de susuz ayran olamayacağını anlatır.
Burada, duyduğum bir olaya yer vermek isterim : Boğazlıyan Yazıkışla Köyü'nde yaşayan , toplumsal ve siyasal olaylarla pişmiş Burhan Özcan, yıllar önce çok sıcak bir yaz günü köyden ilçeye inmek için yol kenarında beklerken, İl YSE müdürlüğünden köy okuluna kontrola gelmiş bir mühendis taksi ile İlçeye gitmektedir. Taksiye el kaldıran Burhan Amca ile aralarında şu konuşma geçer :
- İlçeye gidiyorsan bende gelebilirmiyim ?
-gelebilirsin,
-biraz dur sana bir soğuk çalkama getireyim de soğuklan.
-çalkama nedir amca ?
-Dur biraz getirince anlarsın,
-İşte bu bakır tas içinde çalkama var, yoğurda su koyar çalkalarsın ve olur sana çalkama. Al iç şu çalkamayıda gidelim, işinden avara kalma.
-Amca, şuna ayran desene ayran bu.
-Köyde çalkama, şehirde ayran derler buna.
-Teşekkür ederim bu sıcakta buz gibi bir köy ayranı ikram ettin bana, hadi binde gidelim.
- Çalkamanın ne kıymeti olur, zamanın olsa sana kuzu bile keserim...
İşte köylünün çalkaması ve insana hürmet için coşan gönlü.
Mühendis şunları söyler : " Ayran da köyde insan da köyde, bu insanlara ne yapılsa, ne kadar hizmet edilse azdır."
"Ne doğrarsan aşına o çıkar karşına" ve "öfkeyle kalkan ziyanla-zararla otur" özdeyişleri de vardır.
Bir de " haline bakmadan Hasan dağı'na oduna gidenler" vardır.
Siyasal ve sosyal yaşamda olup-bitenlere bakınca "ayranı kabaran kabarana". Ayranı kabaranların çoğaldığını ve toplumsal gerilimin giderek artmakta olduğunu görmekteyiz.
Hele bu yaz aylarında sıcaklar arttıkça insanların da tansiyonu yükselmekte. Soğuk ve tuzsuz bir çalkama - ayran içerlerse belki hararetleri düşer. Nerede, Burhan amcanın bakır tastan içilen buz gibi soğuk çalkaması ...
Söz düelllosu ile yönetilen toplumlar, çoktan Burhan amcaları ve buz gibi çalkamayı unuttular. İnsan insana karşı ve insanın topluma karşı saygısı, sevgisi kalmadı.
Dönen dünyada, dönek insanlar, hödük insanlar, anlamayan, anlatamayan, çözemeyen ve çözülemeyen insanlar kör düğüm olmuşlar. Bozuk nağmeli ıslıklarla idare etmek istiyorlar insanı ve toplumu.
Bir bilge şunları söylemiş: " İnsanı mutlu kılan, ne bedensel güçlükler, ne zenginliklerdir; insanı mutlu kılan, dürüstlük ve sakınıklıktır.
Günümüzde sakınmak, sıkılmak ve utanmak sözcükleri sözlükten silinmiş gibi. "İnandırma yolunda söz , altından daha ağırdır" demişler. ne altının ne de sözün değeri var. Sözü kıvamında pişirip yerinde söyleyenler neredeler? Ortalıkta ayranı kabaranlar har vurup harman savurmaktalar. Söz ve davranışlarda ölçü kalmamış. Kavramlar toz duman olmuş.
Karanlıkları elinde feneriyle ve sözleriyle aydınlatmaya çalışan ünlü bilgin DİYOJEN, yanlış bir davranış karşısında utancından yüzleri kızaran bir delikanlıya şöyle demiş: " Aferin, işte faziletin rengi budur."

YAHYA AKSOY


İmza:"şimdi elini vicdanına koy...bulamadın değil mi..?"
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Bekir Berkiten, Şeniz Karaşah,
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (11.5.2013 12:07:48)

HABİB BABA İLE SULTAN MURAD

Habib Baba, 4.Murad devrinin gizli, kimsenin bilmediği Allah dostlarındandır.
Yaşlıdır, fakirdir, gariptir. Fakat Rabbinin katında da alemlere denk bir değerin sahibidir.

Yaşlı Habib Baba, uzun bir kervan yolculuğunun sonunda İstanbul'a gelmiştir. Yolculuğunun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider... Niyeti, şöyle iyice bir keselenip, paklanmak... Bedenini de ruhuna denk kılmaktır.
Fakat hamamcı Habib babayı içeri sokmak istemez. 'Bugün' der, 'Sultan Murad'ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri alamıyoruz.'

Habib baba üzülür... Rica, minnet eder, yalvarır... 'Ne olursun' der, 'kimseye varlığımı belli etmem, aceleyle yıkanır çıkarım. Bu tozlu bedenle Rabbime ibadet ederken utanıyorum. Bin bir dil döker.Hamamcı ehl-i insaftır...Dayanamaz... Kabul eder... Hamamın en sonundaki odayı göstererek ...

'Baba şu odada hızla yıkanıp çık, parada istemem. Yeter ki vezirler, senin farkına varmasınlar.'
Habib baba sevinerek kendine gösterilen yere girer. Yıkanmaya başlar... Ve bu arada hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. Boylu, poslu, genç, yakışıklı biridir bu gelen. Onunda görünümü fakirdir... Ama sadece görünümü...

İkinci müşteri kılık değiştirmiş, 4.Murad'dır. O gün vezirlerinin topluca hamam alemi yapacaklarından haberdar olan padişah merak etmiştir.
'Hele bir bakalım' demiştir, 'bizim vezirler, hamamda benden uzakta, kendi başlarına ne yaparlar, nasıl eğlenirler?'
Ve bu merak padişahı, tebdil-i kıyafet ettirerek, hamama getirmiştir.
Az önce yaşananlar bir kez daha tekrarlanır...
Hamamcı vezirler der almak istemez... Padişah ise, ne olursun der, bastırır ve padişah galip gelir... Habib babanın yıkanmakta olduğu odayı göstererek, genç padişahın kulağına fısıldar:
'Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. Sende sar peştemali beline gir yanına... Beraber sessizce yıkanın, bir an evvel çıkın... Ve ekler: 'Aman ha! Vezirler varlığınızı bilmesinler.'

Sonra 4.Murad da Habib babanın yanına süzülür. Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar. Bu arada, hamamın büyük salonundan gelen tef, dümbelek, şarkı, türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır...
Habib babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır. Biraz kirlenmiş gibi gelir ona...
Allah hikmeti gereği dostuna, o yanındakinin tedbil-i kıyafet etmiş padişah olduğunu ilham etmemiştir...
Ve yanındakini, görüntüsüne uygun, kendi gibi fakir bir delikanlı zanneden Habib baba yumuşak bir sesle konuşur:
'Evladım' der, 'Sırtın fazlaca kirlenmiş, müsade edersen bir keseleyivereyim.'
Padişah aldığı bu teklif karşısında şaşkınlaşır ve büyük bir haz duyar... Haz duyar, çünkü ömründe ilk defa biri ona, padişah olduğunu bilmeden, sırf bir insan olarak, karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir.

Memnuniyetle Habib babanın önünde diz çökerken: 'Buyur baba' der, 'ellerin dert görmesin'
Bu arada içerideki alemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir. Habib baba, 4.Murad'ın sırtını bir güzel keseler... Fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez..
Ne de olsa insandır ve o da her insan gibi kendine yapılan iyiliklerin kölesidir.
'Baba' der, 'gel bende senin sırtını keseliyeyim de ödeşmiş olalım.' Habib baba, teklifin kimden geldiğinden habersiz, tebessümle; 'Olur evlad' deyip, sultanın önünde diz çöker.
Bu arada, Sultan Murad kese yaparken bir yandan da Habib babayı yoklar, ağzını arar...
'Baba' der, 'görüyormusun şu dünyayı... Sultan Murad'a vezir olmak varmış... Bak adamlar içerde tef,dümbelek hamamı inletiyorlar, sen ve ben ise burada iki hırsız gibi...'
Habib baba Sultan Murad'ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmaz, kendi hükmünü söyler...
Sultan Murad'ın Habib babadan duydukları, ağzı açık bırakıp, keseyi elden düşürten cinstendir:
'Be evladım' der, Habib baba, 'Sultan Murad dediğin kimdir?
Sen asıl Alemlerin Sultanına kendini sevdirmeye bak ki,
O seni sevince sırtını bile Sultan Murad'a keselettirir...

İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:
Aslı  Yılmaz
Tecrübeli Üye - 4.Sınıf Öğretmeni
- (tayper35)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (11.5.2013 15:13:07)


Eğer hasta olmak
istemiyorsan…
Duygularını anlat…
Saklanan veya baskılanan
heyecan ve duygular
gastrit, ülser, bel fıtığı, bel
ağrıları gibi hastalıklara yol
açar.
Zamanla, duyguların
bastırılması kansere
dönüşür. Öyleyse,
sırlarımızı, hatalarımızı
birileriyle paylaşmalıyız!
Diyalog, konuşma, kelime
çok güçlü birer ilaç ve
mükemmel birer terapidir!
Eğer hasta olmak
istemiyorsan…
Karar vermelisin…
Kararsız kişi güvensiz,
endişe ve ıstırap içinde
olur.
Kararsızlık, sorunları,
endişeleri ve çatışmaları
çoğaltır. İnsanlık tarihi
kararlardan oluşur. Karar
vermek, diğerlerinin
kazanması için vazgeçmeyi
ve avantajları kaybetmeyi
kesinlikle bilmektir.
Kararsız kişiler mide
rahatsızlığı, sinir
hastalıkları ve cilt
sorunlarının kurbanıdırlar.
Eğer hasta olmak
istemiyorsan…
Olduğundan Farklı
Yaşama…
Gerçeği saklayan, rol yapan,
her zaman mutlu olduğu
görüntüsü veren,
mükemmel görünmek
isteyen kişi tonlarca ağırlığı
biriktirmektedi r. Ayağı
kilden olan bronz bir
heykeldir. Aldatıcı
görünerek yaşamak kadar
sağlık için kötü bir şey
yoktur. Kaderleri ilaç,
hastane ve acıdır.
Eğer hasta olmak
istemiyorsan…
Kabullen…
Reddedicilik ve kendine
saygı eksikliği, kendimizi
kendimize yabancılaştırır .
Kendimizle barışık olmak
sağlıklı yaşamın
anahtarıdır. Bunu kabul
etmeyenler kıskanç, taklitçi,
aşırı rekabetçi ve yıkıcı
olurlar.
Eleştirileri kabullen. Bu
bilgelik, akıllılık ve
terapidir.
Eğer hasta olmak
istemiyorsan…
Çözümler bul…
Olumsuz kişiler çözüm
bulamazlar ve sorunları
büyütürler. Üzülmeyi,
dedikoduyu ve
kötümserliği tercih ederler.
Karanlığı kovmak için kibrit
yakmalı.
Arı ufacıktır fakat var olan
en tatlı şeylerden birisini
üretir. Biz ne düşünüyorsak
oyuz. Olumsuz düşünce,
hastalığa dönüşen negatif
enerji üretir.
Eğer hasta olmak
istemiyorsan…
Güven…
Güvenmeyen kişi iletişim
kuramaz, açık değildir,
derin ve sağlam ilişkiler
geliştiremez, gerçek
arkadaşlıkları nasıl
kurabileceğini bilemez.
Güven olmadan, bir ilişki de
olamaz. Güvensizlik
sendeki inancın azlığıdır.
Eğer hasta olmak
istemiyorsan…
Hayatı Üzgün Yaşama…
Mizah. Kahkaha. Huzur.
Mutluluk. Bunlar sağlığa
güç verir ve daha uzun bir
yaşam getirir. Mutlu kişi
yaşadığı çevresini geliştirir.
(İyi mizah bizi doktorun
elinden korur).
Mutluluk sağlık ve
terapidir.


İmza:Bazen diyorum kendime; Ne çok DEĞER vermişim DEĞERSİZlere!!!
Bu mesaja teşekkür edenler:(3): Mustafa A., Burhan Şağban, M. Can,
Mustafa  A.
Yönetim Ekibi - 4.Sınıf Öğretmeni
- (admin)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (11.5.2013 15:19:41)

Elinize sağlık öğretmenim bu güzel yazıyı paylaştığınız için.

İmza:Sınıf Öğretmeniyiz Biz
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): Aslı Yılmaz, M. Can,
Ahmet  Öztürk
Aktif Üye - Veli
- (misterno_17)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (13.5.2013 10:16:13)

Gece güzeldir…O gizemli mavisi, güzeller güzeli yedi kandilli süreyyası ile,Güzeldir.


Ve gece, üretkendir.Karışık ,canlı ve yoğun bir atmosfer…En hisli bestelerin yapıldığı, muhteşem romanların son noktalarının atıldığı,Aşkların dolu dizgin yaşandığı,Hasretten prangaların eskiyip parçalandığı .İsyankar kalplerin, diz üstünde mahcup, Yaratanına yaklaştığı,Yanmış yüreklerden yükselen duaların adresine ulaştığı,…

Nicelerinin hayatlarının karardığı ve nice kararmışların aydınlığa karar kıldığı…Ayrılıkların, vuslatların aynı peronda kucaklaştığı.Bin türlü hayatın, başka başka hallerde ve iç içe,o keşif örtünün altında birbirinden habersiz nefes aldığı….En çok ta iradenin nefse savaş açtığı…

Girift, büyülü, buğulu, kalın ve saydam bir atmosfer….Ve ufkunda güneş açan bir atmosfer…

Uyanıklık halinin en muhteşemidir, uyanık kalpler için.Gece yapılan her işin bedeli çift mislidir örneğin..

Mesai çift tarife, taksimetre de…. örneğin…

Gece güzeldir…O gizemli mavisi, güzeller güzeli yedi kandilli süreyyası ile,Güzeldir…..

Ve, gece şahittir…Herkesin herkesten gizlediğine,.. gece şahittir….Okunan dualara, edilen beddualara, zalimlere ve mazlumlara,..Milyonlarca insanın dünyasına da, berzahına da şahittir…

Bu nedenle midir bilinmez,Bazıları gök, şimşek şimşek yarılır, Yıldırım yıldırım öfkeyi.Sağanak sağanak rahmeti indiriverir…?

Tan yeri ağarana kadar,Güneş karanlığı boğana ve taze bir gün doğana kadar...!
Gökler derdime derman bu gece..Bulutlar sel, sel,gözyaşıma yaren, bu gece...Efkarıma cendere bildiğim duvarlar, Şefkatle kucaklıyor ruhumu, bu gece...

Özledim demekten, kanar oldu dilim..Yalan da olsa," ben de " demeni işitmekti aciz dileğim.Anladım, gelmeyeceksin,... artık gelme..Seni mahşerde Tanrı' dan isteyeceğim...!"



SELDA İYİEKMEKÇİ


İmza:"şimdi elini vicdanına koy...bulamadın değil mi..?"
Bu mesaja teşekkür edenler:(2): G@lip G@lip, M. Can,
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (14.5.2013 09:56:47)

Arkadaşları, yeni evli gence, bir çay sohbetinde:

-?Sen evleneli neredeyse bir sene oldu, ama maşallah sizin evden çıt çıkmıyor, siz hiç tartışmaz mısınız?? diye sorarlar.

?Hayır? diye cevaplar yeni evli genç ve ilave eder:

-?Akşam işten geldiğimde, kapı açılınca hanıma şöyle bir bakarım. Eğer hanım, eteğinin ucunu belinde topladıysa bilirim ki hanımın günü iyi geçmemiş ve havası yerinde değil.

Hiç ekmek, yemek sormadan usulca mutfağa süzülür, aceleyle birkaç lokma atıştırır ve ortalıktan toz olurum. Olur ya bazen de benim asabım bozuk olur. O zaman fesin püskülünü her zamankinin aksine soldan sarkıtırım.

O da bunu görür, asabi olduğumu anlar ve hiç sesini çıkarmaz, hemen yemeğimi, çayımı hazır eder. Etrafımda pervane gibi döner. Bu nedenle biz hiç kavga etmeyiz.

Dinleyenlerden biri:
-?Peki birader, kapı açıldı, yenge eteğin ucunu belinde toplamış, sen de fesin püskülünü soldan sarkıtmışsın. İki taraf da asabi, o zaman ne olacak?? diye sormuş.

Ötekiler de ?Hah! Şimdi ne olacak?? demiş.

Genç gülümsemiş;
-?Bundan kolay ne var, fesin püskülünü hafif bir fiskeyle soldan sağa atarım? demiş.


İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:(1): Ahmet Öztürk,
G@lip  G@lip
Uzman Üye - İlkokul Öğrencisi
- (galip_k)
Cevap:Beni Etkileyen Yazılar (15.5.2013 16:47:09)

YAŞLI ANADAN BEŞ OĞLUNA MEKTUP

Köyümüz şehirden yüksek mi yüksek,
Baban ihtiyarlıyor oğul, bilmem netsek
Söz dinlemiyor artık ahırdaki eşek,
Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul !

Sizi 9 ay 10 gün karnımda taşıdım
Beş oğul bir kızım için yaşadım
Şimdi halim kalmadı, gençliğimi boşadım
Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul !

Köyde bacalar eskisi gibi tütmüyor,
Çorba dahi boğazımızdan geçmiyor
Takatimiz kalmadı işler bitmiyor
Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul!

Geçenlerde kasabadan köye doktor geldi
Sağlam kimse kalmadı herkese ilaç verdi
Bana da kendini yorma ansızın gidersin deyiverdi
Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul!

Eskiden köyümüzde yağız delikanlılar vardı
Al duvak içinde gelinler, giderken ağlardı
Gençler köyü terk etti, şimdi ihtiyarlar kaldı
Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul!

Hani yalnız yaşayan komşumuz Ali amca vardı
O da rahmetli oldu cenazesi üç gün kaldı
Mezarını kazacak delikanlı bulunamadı
Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul!

Öğrenci yokluğundan artık okul kapalı
İhtiyarlayınca, babanın döküldü saçı sakalı
Benimde dizlerim tutmaz, ağır işlere bakalı
Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul!

İmam usandı, tayin yaptırıp gitti
Bir ezan sesi duyuyorduk o da bitti
Hastalıklar çoğaldı artık canımıza yetti
Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul!

Analarda ciğer, evlatlarda merhamet olur
Gezen görür, yaşayan ölür, eden elbet bulur
Hayır duamızı alın biz ölmeden ne olur
Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul!

Sizin huzurunuzu kaçırmak istemem
Gelinlerimi severim asla kin beslemem
Şimdi gelmezseniz cenazeme de istemem
Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul!
OĞULLARIN ANALARINA CEVABI
(1. oğul)

Ana, şimdi Akdeniz sahillerindeyiz,
Buralar çok güzel herkese tavsiye ederiz.
Çocuklar diyor, ölürüz de asla köye gitmeyiz
Kusura bakma, çocuklar istemeden biz gelemeyiz!

(2. oğul)

Ana, mektup yazmışsın bize boşu boşuna,
Çünkü daha açarken gitmedi hanımın hoşuna,
Sen idare et artık, bu sene de yalnız başına,
Kusura bakma, ben hanımı gönderemem ana !

(3. oğul)

Ana, gönderdiğin mektubu şimdi okudum hanıma,
Dedi bu devirde hizmet eden var mı?, Allah aşkına,
Ne olur soğuk su katma bu yaştan sonra, pişmiş aşıma,

Kusura bakma ana, gönderemem hanımı ben sana asla!

(4. oğul)

Ana darılma, vakit bulup ta mektubunu okuyamadım,
Şimdi okuyunca ne demek istediğini çok iyi anladım.
Benim hanımdan başka çağıracak gelin mi bulamadın?
Kusura bakma gönderemem, hanım oralara alışamaz ana !

(5. oğul)

Ana abim söyledi, hizmete bizim hanımı çağırmışın,
Olur mu öyle şey, doğalgazdan sobalı eve nasıl alışsın.
Birde önceden başlamış günleri var, onlar yarım mı kalsın?
Kusura bakma ana gönderemem, bu sene bizimki kalsın!

(ortak çözüm)


Dört kardeş hanımlarıyla biararaya geldiler.
Anamızın isteği yerinde, acil çözüm bulalım dediler.
Bizler ne yapacağız diye düşünürken, aklı gelinler verdiler.
Kusura bakma ana, sana hizmete ancak bacımızı uygun gördüler!

İmza:
Bu mesaja teşekkür edenler:

HIZLI CEVAP (5 Üye Puanı)

Cevap Yazmak İçin Giriş Yapın veya Üye Olun
En yeni ve güncel etkinlikler için bizi takip edin