NOt:Önce "Öğretmen Olmak 1", "Öğretmen Olmak 2" ve "Öğretmen Olmak 3" adlı yazıları okumanız yararlı olacaktır...
“Bir millet irfan ordunsa sahip olmadıkça,savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler kazanırsa kazansın o zaferlerin yaşayacak neticeler vermesi ancak irfan ordusu ile mümkündür.” M .Kemal ATATÜRK
Yukarıdaki söz Büyük Atamızın Cumhuriyet sonrası bize verdiği değerin ve bir o kadar da sorumluluğun ifadesidir. Bir kez daha kendimize bakmalı nerde ve nasıl olmamız konusunu bir kez daha gözden geçirmemizin gereği vardır.
Dünya’nın nesrinde olursanız olunuz her dönemde öğretmen hep aynı olmuştur.Taşıdığı bilgiyi ve onun ışığını topluma olduğu gibi yansıtmak. Günümüzde teknolojinin hızlı değişimi, okulların kurumsallaşması, modern iletişim araçlarının gelişmesi, her türlü araca ve gerece kolayca ulaşılması öğretmenin bulunduğu rolü değiştirmemiş sadece öğretmenin vizyonun gelişmesine yardımcı olmuştur.
Ve biz biliriz ki insan eğitiminde en gizli ve en önemli unsur “öğretmendir.” Bu nedenle öğretmen bulunduğu topluma ve öğrencilerine aydınlatma yolunda rolüne bıkmadan usanmadan devam etmektedir.
Dünyada gelişmiş toplumlara baktığımızda, toplumun temelinde eğitimin olduğunu açıkça görürüz. Ve öğretmen bu kalkınmaya kendisi tanıklık etmiştir . Çünkü; o toplumlar öğretmenine değer vermiş ayrıca insana da yatırım yapmışlarıdır. Ve işin belki üzücü yanı da bu gerçeği o toplumlar çok önce görmüşlerdir. Bu arada hemen aklıma gelen bir Çin Atasözünü sizinle paylaşmak isterim..
“Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, On yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik,yüzyıl sonrasını düşünüyorsan insan eğit.”
İşte bu gerçek; insan eğitimine yapılan yatırımın ne kadar da önemli ve geleceğe nasıl taşındığına dair bir gerçektir.
Belki de batıyı bu noktada daha iyi anlamak ve tanımak gereği vardır. Çünkü onlar bu gerçeği doğunun muhteşem gelişmişliği ve rehavet uykusundayken görmüş ve yaşadıkları çağ dışı insanlıktan bir an önce kurtulma inancını hayata geçirmişlerdir. Yine burada İbn-i SİNA’yı anmadan geçmek istemiyorum. ”Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder.” Demiştir.
Bilginin efendisi olmak için çok çalışmak ve gereğinde uşak olmak. Sözünün değerini insana ve eğitime yatırım yaparak hayata geçirmişlerdir. Ve şimdi onlar efendidir.
Yine daha önceki yazılarımda yazdığım gibi batı ülkeleri “öğretmenlik” mesleğine en seçkin ve kıymetli insanları seçmektedirler. Ve onlara en yüksek ücreti de ödeyerek toplum gözünde saygınlık kazandırmışlardır. Ve bu böyle de devam etmektedir. Devletin bu güvencesi ve sistemi ailelere yansımış. Aileler okulda çocuklarının nasıl bir eğitim aldıklarını ve yetiştiklerini bildikleri için hiçbir zaman öğretmen işine karışmamışlar ve müdahil olmamışlardır.
Çünkü ; devlet öğretmenine güveniyor ve inanıyor.Bunu yaparken de kendi kültürel miraslarından asla ödün vermiyorlar. Dahası değerleri koruma yolunda da çocuk ve gençlerini eğitiyorlar.
İşte yeri geldiği için sizlerle paylaşmak istiyorum. önümüzde Almanya ve Japonya örneği var. Nasıl olmuştu da bu iki yıkık ülke o yoklukta kısa sürede bu güce kavuşmuşlardı?
Cevabı çok kolay. Onlar sadece insanlarını iyi eğitmişler biz duygusunu iyi kazandırmışlar ve toplum bilincini iyi öğretmişlerdi. Bir Alman profesörü Türkiye ziyaretinde sokakta oynayan çocukları gördüğünde “sizin ne güzel bir eğitim sisteminiz var ki ; şu parlak zekaları on yılda işlemez hale getiriyorsunuz.” demiştir.
Aslında bu sözü açmak ve nasıl bir eğitim veya eğitimin nasıl olması gerektiği konuşulmalıdır. Yani kısaca bu da öğretmen alımından , yetişmesine ,okuluna ,sisteme ve sistemin yeniden yapılandırılmasına kadar her şey devlet üstü politikayla yürütülmelidir.
Çünkü ; öğretmen “toplumsal aklın ve duyarlılığın temsilcisidir”. Geç kalınmışlık vardır. Fakat telafisi de mümkündür. Bu kadar genç nüfusa sahip ülkemizin geleceği karartılmamalı. Eğitim adına herkes elini taşın altına koymalıdır. Bu bakış açısı ülke geleceğinin ve değerlerin korunması adına olmalıdır.Bu topluma öğretilmelidir.Yine bunun içinde öğretmene toplumdaki gerçek itibarı kazandırılmalıdır.
Kısaca Milli Eğitimde Kurtuluş mücadelesi verilmelidir. Sadece yılın tek bir gününde bol nutuklu söylemlerle öğretmenler aldatılmamalı, hak ettiği saygıyı gerçek anlamda almalıdır. Zaten çoğu içi boş söylemler sadece bu mesleğe kendini adamış insanları üzmektedir.
Bir an önce öğretmenin içinde bulunduğu şartlar değiştirilmeli, borçtan ve sıkıntıdan kurtarılmalıdır. Toplum önündeki imajı yenilenmelidir.
Bizler toplumsal ve sosyal bir yapı içinde bulunmaktayız. Bu da bizi sistemin merkezi yapmaktadır. Hal böyle olunca sistemin güçlü olması ve düzenli çalışması, toplumun siyasi, ahlaki, sosyal aydınlanmasına etki edecektir.Yani kısaca toplumsal aydınlanmanın merkezinde öğretmen ve eğitim vardır.
Sözün özü:
1- Öğretmenlik kutsal bir meslektir. Bu mesleğe seçilen insanlar özel olmalı
ülke değerlerini ve dünya değerlerini kendinde barındırmalıdır.
2- Öğretmenlik mesleği iyi yapılandırılmış sistem içinde olmalı, sistem değişen dengelerle beraber değişmemelidir.
3- Sistemler ve öğretmen yetişme politikası ülkemiz gerçeği göz önüne alınarak devlet üstü olmalıdır.
4- Okullar kurumsallaşmalı ve bütün donanıma sahip olmalıdır. Çalışanlar arasında profesyonel bir bakış açısı olmalı , herkes birbirini yetiştirmelidir.
5- Teftiş sisteminde ciddi değişimler olmuştur. Bu sistem öğretmene hizmet anlamında kullanılmalıdır. Alanında uzman müfettişler bölge sistemi içinde öğretmene her türlü bilgi paylaşımı ve seminer desteğini vermeli. Öğretmen yıllar içinde kendi mesleğiyle ilgili bakış açısını geliştirmelidir. Ve bu seminerler düzenli bir takvime bağlanmalı. verimli ve kaliteli olmasına özen gösterilmelidir. İşler el yordamıyla yapılmamalıdır.
6- Yine okullar bir üretme merkezi gibi çalışmalıdır.
7- Bir an önce öğretmene hak ettiği maaş ve yaşam kalitesi sunulmalıdır.
8- Programlar kendi ülke ve bölgelerimiz gerçeğine uygun olarak düzenlenmelidir.
9- Eğitim ve öğretmenlik adına yapılacak her çalışma da hiçbir siyasi endişe taşınmamalıdır
Elbette ki yukarıda saydığımız maddeleri çoğaltabiliriz. Amaç bizlerin iyi ve doğru anlaşılmasıdır. Ve yine biliyoruz ki ; her şeye rağmen bizler bu mesleği her şartta yapmak ve yüceltmek için çalışmaktayız.
Ne mutlu ki ; Cumhuriyet öğretmeni olma misyonu bizlere verilmiştir.Sonuna kadar gurur ve onurla taşıyacağımıza kimsenin endişesi olmasın. Bu ülke bizim ve bu ülke çocukları da bizim…
Özlediğimiz güzellikleri yaşamak dileğimle..
Sevgiyle kalın ……