YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, ?Dershaneler bu gibi sosyal olaylar üstünde ciddi düşünmek lazım. Dünyadaki başka sistemleri düşündüğümüzde zannetmiyorum ki insanlar, hafta içi okula, hafta sonu dershaneye gitsin. Olsa da sıhhatli bir hal değil, üstünde düşüneceğiz? dedi.

Başkan Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya yükseköğretimdeki akademisyen sayısı, üniversitelilerin katıldığı protestolar, dershanelerin kapatılması bu gibi gündeme dair konularda açıklamalar yaptı. CNN Türk'te diri yayına eklenen Çetinsaya, dershaneler bu gibi sosyal konular üstünde düşünmek gerektiğini belirterek, ?Dershaneler bu gibi sosyal olaylar üstünde düşünmek lazım. Dünyadaki başka sistemleri düşündüğümüzde zannetmiyorum ki bireyler hafta içi okula, hafta sonu dershaneye gitsin. Olsa da sıhhatli bir hal değil, üstünde düşüneceğiz? dedi. 

YÖK'ün kurum tarihsel olan 6 Kasım'da ve başka günlerde üniversitelilerin katıldığı protestoları nasıl değerlendirdiği de sorulan Çetinsaya, şu cevabı verdi:

?Ben göreve geldiğimden buyana her zaman vurguladım. Bu tür protestolar meşrudur, Anayasal haklardır. İnsanların özgürlük alanlarının bir getirisidir. Ama şiddet girdi mi araya değişir.?
Türkiye'deki akademisyen açığı hatırlatılan Çetinsaya'ya ?İnsanlar sebep akademisyen olmak istemiyor? sorusu yöneltildi. Başkan Çetinsaya, ?Öğrenci sayısında gelişme mevcut fakat tıpkı büyümeyi öğretim elemanında karşılayamamışız. Buna göre kendi düzenimizi kurmamız lazım. Önümüzdeki zamanlarda bunu kapamamız gerekiyor. Ülkenin kaynakları buna müsait. Akademik dünyanın en ciddi meselesi doktora. Almanya 25 bin doktora mezunu veriyor. Nitelikli akademisyen sayısını arttırmalıyız. Akademisyenlerin hakları dezavantajlı bir durumda. Bu açığı kapatabiliriz? cevabını verdi. 

Başkan Çetinsaya, YÖK Yasa Taslağı'nın da paydaşların görüşleri alınarak hazırlandığını ve Anayasa değişikliği beklendiğini söyledi. Prof. Dr. Çetinsaya, Study in Turkey ile alakalı de şu ayrıntıları verdi:

?Proje yeni dünyanın bir gerçeği. 4 milyon talebe var. Bu sayı 8 milyona çıkacak. Gördük ki Türkiye'nin bir markası bulunmaz bir marka oluşturup tüm öğrencileri bunun altında topluyoruz. Avrupa'da 5-6'ncı sıradayız. Mevlana programı mevcut bir de. 2011'de 30 bin uluslararası talebe vardı şu anda 70 bin oldu. Bütün bu çabalar Türkiye'yi istediğimiz yere getirecektir.?