KÖŞE YAZILARI

Psikolojik danışman ve eğitimci yazar Nevzat ÖZER, içinde yaşadığımız yüzyılda kadına bakışın, kadını ele alışın sosyolojik tespitleri üzerinde duruyor ve bilgilerini paylaşıyor. Psikolojik danışman Nevzat Özer’e göre kadının üzerinde çok farklı güçler ve eller var. Kadın, bedeni ve teni üzerinde ne kadar hakim olursa o denli değerli olacağı düşüncesi kadınları farklı arayışlara itiyor. Ne kadar güzel ve narin olursan o kadar çok sevilir ve gündemde kalırsın. Bedenin ve Fiziğin zaferi ancak kadın üzerinden kazanılır ideolojisi kadını da zorlamaktadır. İçinde bulunduğumuz çağda kozmetik sanayi dünya çapında büyük bir ekonomi haline gelirken kadını da mutlak bir tüketici konuma getirmiş bulunmakta.

Psikolojik danışman Nevzat Özer’e göre, Kadının gerek aile içindeki rolü gerek erkeklerin kadına bakış açısı giderek değişmekte. Bedenin yani fiziğin gerisindekinin çokta önemli olmadığının vurgusu yapılıyor. Kadına adeta şu mesaj veriliyor: “Nasıl göründüğün çok önemli!" ancak bedeninle varsın ve öyle seviliyorsun”…

Gerek reklam sektörü gerekse medya, kadını daha çok fiziği ile ele alma yönünde. Reklamlar da kadınların fazlalığı ve çekiciliği bununla beraber kadının fiziği hep ön planda. Bir kraker reklamında, neyin öne geçtiğini ve insanların kadına mı krakere mi bakması zorlaşıyor. Sonra benim öğrencim diyor ki “ Anne sen neden reklamdaki kadın gibi güzel değil ve iyi giyinmiyorsun ”diyor. düşündürücü bir söz…

 Bu modern hayat algısı, kadını değerli ve aziz kılamaz. Bu tenselliği sömürmekten başka bir şey değil diye düşünüyorum.

GENÇ KIZLAR BUNDAN ÇOK ETKİLENİYOR.

Fiziğin, akıl ve duygunun önüne geçmesi veya o yönde yapılan reklamlar genç kızlarımızı da olumsuz yönde etkilemekte. Sürekli güzel olma isteği ve bedene yapılan yatırım aşk ve sevgi algısını da değiştirmekte. Sosyal paylaşım sitelerinde gençlerin ideal sevgi arayışları, realiteyle karşılaştıklarına uymayınca bir hayal kırıklığı yaşanmaktadır. Yani zihinde büyüttükleri sevgili imajı gerçek dünyadakiyle uyuşmaması algıları da etkilemekte ve arayışlar içerisine sokmaktadır.

KAPİTALİST YAŞAM KADINA ERKEGİN YANINDA EZİLME DİYOR…

21.yüzyılda en sık kullanılan bir cümle haline geldi. Maalesef yuvaların çatırdaması ve ülkemizde boşanma oranlarının artışında büyük sebeplerden biri gibi. Bu gün, kadına şiddetin gündemden düşmemesi, duygu ve kalbi olanın paranteze alınması, kadına fizik açısından bakılması kadın imajını da negativize ediyor. Geleneklerimiz ve dini referanslarımız kadının her zaman erkeğin yanında daha güçlü olduğunu, bir üstünlüğün değil ortak bir paydanın önemli olduğu üzerinde vurgu yapar. Kadın anadır, yuva yapandır, binanın temelidir. Peygamber efendimizin soyunun kızından sürmesi ise ayrı ve önemli bir düşündürücü hadise olsa gerek.  Benim param, benim evim, benim birikimim yerine “biz” var ve bu bizin altında ise bir bütün olan “tek” olma vardır.

Kadın, sanki öyle bir günü beklemekte bende “bir gün ekonomik özgürlüğümü alıp senin eline bakmayacağım” fikri bilinçaltına atıp sürekli bundan kurtulma eğilimi içerisinde. Ekonomik güvencede gerçekleşince aile ve eşine de bakışı zamanla değişmekte. Bunun örneklerini Anadolu’nun birçok yerinde görebilirsiniz.

 Âdeta kadını erkekle savaştırmak istiyorlar. Bir rekabet ortamı yaratılıp “seninkiler benimkiler“ dedirtme anlayışı yaygın. Akıllı kadın “Güçlü bir imaj”, "Duygusal kadın ” “anaç tavırlar” ise etkisini yitirmekte. Sulu göz, hassas kadın iyi karşılanmıyor. Bu güç mücadelesi, ne kadına ne de erkeğe ne de milletlere asla bir şey kazandırmaz. Kaybeden gene bizler oluruz. Kadın ve erkek ancak bir ve birlikte olduğunda, yan yana, omuz omuza olduğunda varlık algısı değerli olacaktır.

Nevzat ÖZER

Psikolojik Danışman-Yazar

www.nevzatozer.net