İLKOKUL DÖNEMİ GELİŞİMİ ( 6- 12 YAŞ DÖNEMİ)
Altı yaşından, on iki yaşına kadar çocuklarda belirli değişiklikler yaşanmaktadır. Bu değişiklikler özellikle aileler, öğretmenler ve onları yakından bilen kişiler tarafından kolaylıkla görülebilir.
Çocuklar, bu devrelerde diğerlerine nazaran daha hızlı büyürler. Çocuk ergenlik çağına gelmeden bu büyüme son haddine erişir. Bu çağda elbiseleri aile bütçelerini sarsacak şekilde sık sık küçülmeye başlar.
Aynı yaştaki çocukların arasındaki boy ve ağırlık farkları bizleri endişelendirmemelidir. Kalıtımla geçen vücut yapısı, sağlık durumu, beslenme ve duygusal çevre boy ve ağırlık durumunu etkiler. Bu sebepten çocukları birbirleriyle kıyaslamak doğru olmaz.
Büyümede önemli olan husus, çocuğun devamlı surette kilo almasıdır. Bundan emin olmak için doktorlar, yılda iki kez çocuğun tartılıp boyunun ölçülmesini önermektedirler. Yalnız alınan kilo aşırı olmamalıdır.
Altı yaşında çocukların vücutları bir hayli değişikliğe uğrar. Bunlardan biri, burun ve boğaz hastalıkları ile, geçici hastalıklara karşı koyma niteliklerinin zayıflamasıdır. Her çocuğa bebekliğinden başlayarak, ileri çocukluk çağına kadar, doktorların öğütlerine uyarak aşı ve serum yapılmalıdır.
Yedi yaşındaki çocuğun okula yeni başlamış olması, etrafındaki çocukların soğuk algınlığı ve diğer hastalıklara tutulmuş olma ihtimali ile birlikte bunlara yakalanma oranını artırmıştır. Belki de ilk sınıfa büyük bir hevesle başladığı halde ilkokul şartlarına güçlükle uyabilmiştir.
Yedi yaşındaki çocuktan yerinde sessizce oturmasını, kendine veriler ödevi yapmasını ve okumayı beklemek belki de henüz ulaşamadığı bir olgunluk seviyesine getirmektir. Bu şekilde, çocuğun kaldırabileceğinden fazlası istenmiş olursa, okula gitmeden önce mide sancıları, kahvaltıya karşı isteksizlik gibi belirtiler kendini gösterebilir. Okuldaki ilk yıl, çocuklar için yeni şartlara ve arkadaşlara alışma güçlüğü yönünden çetin bir tecrübedir.
Altı yaşındaki çocukların geçirdiği değişikliklerden biride dişlerin dökülmesi ve öğütücü dişlerin çıkmasıdır. Diş fırçalama alışkanlığı henüz gelişmemişse mutlaka üzerinde durularak geliştirilmelidir. Altı yaşındaki bir çocuk iyi beslenmeye, hastalıklardan korunmaya ve anlaşılmaya ihtiyaç duyar.
Bu çağlarda iştah açık ve normaldir. İyi ve çok miktarda yiyecek ve özellikle çeşitli besinlerin çocuğa verilmesi önemlidir. Okuldan aç gelen çocuğa süt ve meyve cinsinden besinler verilmelidir. Küçük çocuklar için öğütlenen bütün gıdalar miktarı artırılarak verilmelidir.
Çocukların büyümeleri bakımından uyku da yiyecek kadar önemlidir. Uyku beslenmeye bağlıdır. Çok yorgun ve uykusuz çocuğun iştahı azdır. Mızmızlık edip kendine verilen yiyecekleri geri çevirir. Uykunun miktar ve saatleri her çocuğa göre değişkenlik gösterir. Bunun için her ailenin, çocuklarını gözlemleyerek değişik uyku miktarı ile saatinden sonra onların tepkilerine göre, uyuma durumlarını tespit etmeleri gerekir.
Yorgun çocuklar güç öğrenmektedirler. Yorgunluk, ilgi alanlarının genişliğini azaltır ve onları daha sinirli ve işbirliğine kapalı hale getirir. Bu durum ya yetersiz beslenme yada uykusuzluktan ileri gelir. Yetersiz beslenmenin belirtilerinin huzursuzluk, dikkati toplama yetersizliği, ağır anlama ve zayıf hafıza olduğu görülmüştür. Açlık davranışları olumsuz etkiler.
İyi bir kahvaltı, günün ilk saatlerinde okulda daha iyi çalışmayı ve daha dikkatli olmayı sağlar. Onun için çocukların gerektiği gibi kahvaltı etmeleri şarttır. Okulda da çocukların beslenmeleri mutlaka gerekmektedir.
6-12 yaş arası, becerilerde hızlı bir gelişme ve grup oyunlarına karşı ilgi duyma çağıdır. Oyun ve ustalıkları kolayca öğrenebilen çocuklar, arkadaşları arasında sevilip sivrildikleri gibi önder olmaya da adaydırlar. Buna karşılık, geç öğrenen çocuklar ise arkadaşlarının aldırmaması sebebiyle mutsuz olabilirler.
Kişiliğin gelişmesi, becerikli oluşun etkisindedir. Bazı çocuklar, yılmadan uğraşıp gerekeni yapmayı başarırken bazı çocuklar çabuk pes edip kendilerine güvenlerini yitirebilirler. Bu tip çocuklar, anneleri, babaları, öğretmenleri, ağabey ve ablaları tarafından cesaretlendirilmeli ve övülmelidir.
Aile, kaslarla ilgili becerilerini geliştirebilmesi için çocuğa bisiklet, top, raket, basketbol ve buna benzer şeyler sağlayarak onu heveslendirmelidir. Aynı zamanda bu gibi fiziksel ve psikolojik yardıma muhtaç olan çocuğu, onunla birlikte oynamakla da heveslendirilmiş olurlar.
Aile ve ev hayatı, çocukların düzgün bir duruş ve muntazam bir biçim kazanmalarına yardım eden başlıca sebeplerden biridir. Çocukların yataklarının, boylarından uzun ve sert olmasından başka, yastığında çok ince olmasına dikkat edilmelidir. Hem yemek hem de çalışma sandalyeleri, tam yükseklikte olmalıdır. Eğer çok yüksekse, çocuk, yetişmek için kollarını ve omuzlarını kaldıracaktır.
6-12 yaşlar arasında, çocuğu düzenli aralarla muayene ettirmek akıllıca bir tedbirdir. Baştan ilgisiz olup, sonradan dövünmek fayda etmez. Çocuğun sağlık sorunu en baştan önlenmeyecek olursa, sonradan daha çok zarar ile beklide belirli bir iz bıraktıktan sonra giderilebilir. Çürük dişler, ağzın biçimini bozmadan doldurulmalı, bademcik, burundaki etler vaktinde alınmalıdır. Gözlerin de tedaviye veya gözlüğe ihtiyacı olabilir. Ana- babalar sağlam vücudun sağlam kafada gelişebileceğini unutmamalıdırlar.
İnsanların vücutları gibi, akılları da değişik oranlarda gelişir. Yedi yaşındaki bir çocuk, diğer yaşıtları kadar iyi okuyamıyorsa, onun daha az akıllı olduğunu söyleyemeyiz. Belki de daha ağır olgunlaşmaktadır ve gelecekte arkadaşını geçebilir.
Çocuklar bazı bilgi ve ustalıkları kazanmaya çalıştıkça, yetişkinliğe yaklaştığını anlar. Coğrafya, tarih veya tabiat bilgisinden bazı konuları anne ve babalarıyla konuşurken kendilerini büyümüş hissederler.
Çocuklar büyüdükçe, karşılaştıkları problemleri çözümlemek için bildiklerini birbirine ekleme ve bunlardan bir sonuç çıkarma yetenekleri de artar. Çocuklara karşı takındığımız tavrın en önemli aksaklıklarından biri de, onların kendi kendilerine bir şeyi düşünebilme yeteneklerine inanmamamızdır. Genel olarak problemler karşısında hemen onlara yardım edip kendi yargı güçlerini kullanma fırsatını vermeliyiz. Bir anne ve babanın eğer yeterli sabrı varsa, bir problem
karşısında önce çocuğun çözümleme çabasını bekleyip, gerektiğinde ona cesaret vererek yardım etmesi ve bu yolda yavrusunun zeka ve yargı gücünün gelişmesine destek olması gerekir.
Hayal gücü, çocuğun bu çağında zaman zaman görülen ve sonraları kaybolup giden bir hazinedir. Bu hazineyi muhafaza etmek anne babanın elindedir.
Çocuklar çoğunlukla tuhaf şeyler hayal ettiklerinden alay edilirler. Bazen de açık olan gerçeği değiştirip “hayali masallar” uydurdukları için cezalandırılırlar. Oysaki hayal gücü, heyecan yaratıcı kişileri, hiç ilgi çekmeyen kişilerden ayran bir özelliktir. Hayal gücü olmadan hiçbir icat yapılamaz; her icat önce onu bulanın kafasında şekillenmiştir. Bütün ileri uygarlıklar, yaratıcı gücün eseri olan adımlarla ilerlemiştir.
Genellikle tek başlarına oynayan çocuklar hayali arkadaşlar icat ederler. Kendi yaşlarındaki konuşup oynayabileceği çocuklara ihtiyaçları vardır. Bu kendi yarattıkları oyun arkadaşlarından dolayı alay edilip utandırılmamalıdırlar. Ancak bu hayal kurma gerçek hayatlarına engel olursa, bazı tedbirler alınmalıdır. Çocuğa hemen gerçek arkadaşlar sağlanmalı, onun günlük hayatını daha heyecanlı ve başarılı bir hale getirmelidir.
Saldırganlığın ortaya çıkmadığı hiçbir yaş yoktur. Çocukta bu durum en şiddetli devresine altı yaşında girer. 6- 12 yaşları arasındaki çocukların çoğu saldırgan güdülerle doludur. Kendinden büyüklere karşı zaman zaman iradelerini gösterip karşı koymak isterler. Büyükler bu kızgınlığın ve karşı koymanın büyümenin bir parçası olduğunu bilerek anlayışla davranmalıdır. Bir anne veya babanın veya büyük kardeşin “ ne oluyor bu çocuğa eskiden ne kadar iyi bir çocuktu” dediği sık sık duyulur. İşin esası, okula başlamakla, çocuğun evinin dışındaki dünya ve kendisinin bu dünyanın önemli bir parçası olduğunu anlamasından ibarettir. Eğer okulda ve evde çocuğa anlayışla yaklaşılır ve kendini ifade edebildiği bir ortam yaratılırsa bu ilk yıl oldukça heyecan verici ve serüven dolu geçer.
Her ne kadar saldırganlık çocuklarda normal olup, ileriki yaşlarda onlara başarı sağlayacak bir özellikse de, bunun fazla olması ele alınıp incelenmesi gereken bir konudur. Belki de çocuk, saldırgan olma yolunu, başarı sağlayıp yeteneğini ispat etmek için değil de, sevgi ve şefkatten uzak olduğunu ve bunlara ihtiyacı olduğunu belirtmek amacıyla seçmiştir.
Çocuklar başarı ve bir şeyi yapıp bitirmeye ihtiyaç duydukları bu devrede, önemli işler yapmak isterler. Bu çeşit işler onların sorumlu birer vatandaş olarak yetişmelerini sağlar. Kendilerinden başka şeylere sorumlu olmanın ilk başlangıcı evde hayvan veya bitki beslemekle olabilir. Hayvan veya bitkilere karşı şefkat besleyen bir çocuk insanlara da aynı duyguyu duyar.
Taklitçilerin en profesyoneli çocuklardır. Anne ve babaları görgü kuralları hakkında ne anlatırlarsa anlatsınlar çocuklar anne ve babalarının yaptıklarını yaparlar. Onlar çevrelerindeki yetişkinlerin birer aynaları gibidir.
Kısacası çocuklar minik görülen kocaman dünyalardır. Önemsiz gibi gördüğümüz davranışlar onların bütün hayatını ve kişiliğini etkileyebilir. Yapılması gereken, en kızgın olduğumuz zamanlarda bile bunu ona hissettirmeden sabırla yaklaşmak, onu anlamaya çalışmaktır. Aşırı baskıcı yada aşırı hoşgörülü olmadan dengeli davranarak geleceğe sağlıklı ve başarılı bireyler yetiştirebiliriz…