Emin Pazarcı´nın yazısı

TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Prof. Mehmet Sağlam´la konuşuyoruz... Önemli tespitleri ve ciddi uyarıları var:

* Dünyada, çağ nüfusunun yüzde 30´unu örgün lisans eğitiminden geçirmeyen gelişmiş ülke yok.

* Türkiye´ye bakıldığında, geçen yıl itibariyle 4 yıllık lisans eğitiminde okullaşma oranı yüzde 16 civarında.

* Benim politikaya girdiğim 1995 yılında öğrencilerin yüzde 21´i, 4 yılık lisans eğitimine girme şansına sahipti.

* Aradan tam 14 yıl geçmiş. Türkiye, yüksek öğretimde ilerleyeceğine geriye doğru gitmiş.

Mehmet Sağlam, Bu bir alarmdır diyor!

***

Güney Kore, 1960´larda bizimle birlikte yola çıktı. Bugün çağ nüfusunun yüzde 70´ini yüksek öğretimden geçiriyor.

Dünyanın diğer ülkelerinden Avrupa ve Amerika´ya baktığınızda İkinci Dünya Savaşı´nın ardından kitle eğitimi çığ gibi büyümüş.

Amerika´da yüksek öğrenim çağındaki gençlerin yüzde 70´ine yakını lisans eğitimine devam ediyor.

Doğu Avrupa ülkelerinden Macaristan´ın hedefi, önümüzdeki yıl için yüzde 50. Şimdi sıkı durun...

Türkiye, AB´ye girmek için başvuruda bulunan bir ülke. Ancak, AB ve OECD ülkeleri arasında en geri olan biziz. Komşularımızdan İran, Suriye ve savaştan önceki Irak bile bizden ileride. Mısır bize fark atmış durumda.

Sağlam´a göre, tablo Türkiye´nin ekonomik ve sosyal gelişimi ile bağdaşmayacak oranda kötü.

***

YÖK Kanunu, 1981´de çıktı...

1982´de YÖK kurulduğu zaman 24 adet tam zamanlı üyesi bulunuyordu.

Türkiye gelişti, yeni üniversiteler açıldı. O günlerde 29 olan üniversite sayısı 140´a dayandı.

Yüksek Öğrenim yapan gençlerin sayıları arttı.

Yıl 2009. Bugün YÖK´de sadece 9 tam zamanlı üye bulunuyor.

YÖK ilerleyeceğine geriye doğru gitti.

Sıkıntı, sadece tam zamanlı üyelerle ilgili de değil. YÖK kadrolarında önemli boşluklar ve büyük zafiyet var.

Türkiye´de 29 üniversite varken, YÖK´ün denetleme elamanı sayısı 11´di. Üniversite sayısı 140´a yükseldi. Yine YÖK bünyesinde 11 denetim elamanı var. YÖK´ün bu sayı ile üniversiteleri denetlemesi mümkün değil.

Mehmet Sağlam´ın yorumu:

- Bu durum, denetimsiz üniversite demek.

Denetlenemeyen üniversiteler, son derece tehlikeli bir olay.

YÖK´ün bugünkü yapısı ile Yüksek Öğrenimi taşıması imkansız.

***

Mehmet Sağlam, yaptığı tespitleri, rakamlarla birlikte sıralamaya devam ediyor:

* Dünya, orta öğretim çağındaki gençlerin üçte ikisini mesleki ve teknik okullara yönlendiriyor. Bizde, YÖK´ün imam hatiplerin önünü kesmek için 1998´de aldığı karar sonrası mesleki teknik eğitime gidecek öğrenci bulunamıyor.

* Araştırmalar, çocukların zeka gelişimini ve insan ilişkisinin yüzde 70´ini okul öncesinde kazandığını gösteriyor. Bizde okul öncesi eğitim mecburi değil, isteğe bağlı. Okul öncesi eğitime devam eden çocukların sayısı da oldukça düşük.

* AB ve OECD ülkelerinin tamamı, 6 yaşında okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirmişler.

* Türkiye´de 40 bin civarında ilköğretim okulunun 10 binden fazlasında birleşmiş sınıflarda eğitim yapılıyor. Yani bir öğretmen 8 sınıfı birden okutuyor. Çocuklardan birine okuma yazma öğretirken, diğerine başka bilgiler veriyor.

* Çünkü, yeterli sayıda öğretmen yok.

* DPT´nin rakamlarına göre, 100 bin öğretmene ihtiyacımız var.

* Öğretmen yokluğundan köylerde taşımalı eğitim yapıyoruz. Kar ettiğimizi düşünürken, aslında zarar ediyoruz. Bir köyden diğerine çocukları taşırken, bir köy okulunun yapımından fazla para harcıyoruz.

Rakamlar apaçık ortada. Sıkıntı oldukça büyük...

Eğitimdeki bu tablo Türkiye´ye gerçekten yakışmıyor!